Volume 15, Special Issue
January 9, 2009



You are here

This Week




We appreciate feedback from our readers
Browse through the collecton of older issues



They Will Always Be Remembered...
Her Zaman Hatırlanacaklar...


Message From the Rector
Rektörün Mesajı

Our sorrow is profound and immense. As the Bilkent community, we offer our heartfelt condolences to Attila, Bek, Koyuncuoğlu, Okkalı, Özdokumacı, Tozburun and Yılmaz families. Our thoughts and prayers are with Büşra, Ceren, Elif, Erol Can, Oğuzhan, Özgür and Tarık who left us in a most untimely manner. We shall work all together to see that such tragic events do not ever happen again.

Acımız çok derin ve büyük. Tüm Bilkent mensupları olarak Attila, Bek, Koyuncuoğlu, Okkalı, Özdokumacı, Tozburun ve Yılmaz ailelerine başsağlığı, aramızdan çok erken ayrılan Büşra, Ceren, Elif, Erol Can, Oğuzhan, Özgür ve Tarık'a Allah'tan rahmet diliyoruz. Bu tür trajedilerin tekrarlanmaması için elbirliği ile çalışacağız.

Ali Doğramacı

In Remembrance of Seven Members of the Bilkent Community...



The entire Bilkent community has been deeply saddened by the recent loss of seven of its students: Turan Özgür Attila (LAW - Prep), Büşra Bek (LAED - Prep), Elif Koyuncuoğlu (POLS - Prep), Ceren Okkalı (IR - Prep), Erol Can Özdokumacı (THS - Prep), Oğuzhan Tozburun, (CHEM - Prep),Tarık Şükrü Yılmaz, (CAD - Prep). Bilkent News would like to extend condolences to their family, friends, peers, fellow students, and faculty members who have been affected during this very difficult time.

A memorial ceremony was held on Monday, January 5, at 2:30 p.m. in the Faculty of Music and Performing Arts Concert Hall. The ceremony opened with a concert by the Bilkent Symphony Orchestra. After the performance, Vice President of the Student Council, Fatih Demir (LAW/III), took the opportunity to speak out about how some parts of the press covered the tragedy, focusing on some of the false claims that had been made.

The remembrance continued with Tarık Şükrü Yılmaz's sister, Tilbe Yılmaz, commemorating her brother with a speech that clearly moved the attendees as tears began to flow. The Dean of the Law Faculty, Prof. Osman Berat Gürzümar, and the Dean of the Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, Prof. Metin Heper, also expressed their condolences.

The memorial ended with Vice Rector Prof. Abdullah Atalar discussing carbon monoxide and how to prevent carbon monoxide poisoning, pointing out the need of an educational institution such as Bilkent University to inform the community on issues of such importance.

The large crowd that gathered for the memorial service was testament to how the entire community, not just Bilkent, has been hit hard by the death of these seven students. It also speaks to the impact these young lives had, and will continue to have despite their passing.

Bilkent Üniversitesi’nin Yedi Öğrencisi Anısına...

Bilkent Üniversitesi, yakın zamanda kaybettiği yedi öğrencisi Turan Özgür Attila (Hukuk Fakültesi - Haz.), Büşra Bek (İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı - Haz.), Elif Koyuncuoğlu (Siyaset Bilimi - Haz.), Ceren Okkalı (Uluslararası İlişkiler - Haz.), Erol Can Özdokumacı (Turizm ve Otel İşletmeciliği - Haz.), Oğuzhan Tozburun (Kimya - Haz.) ve Tarık Şükrü Yılmaz'ın (Ticaret ve Yönetim - Haz.) acısını yaşıyor. Bilkent News, öğrencilerimizin ailelerine, arkadaşlarına ve öğretim üyelerine bu zor zamanlarında başsağlığı dilemektedir.

Bilkent Üniversitesi, yitirdiği öğrencileri için 5 Ocak Pazartesi günü saat 14:30'da Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Konser Salonu'nda bir anma töreni düzenledi. Tören, Bilkent Senfoni Orkestrası'nın konseriyle başladı. Öğrenci Konseyi Başkan Yardımcısı Fatih Demir (Hukuk/III), konserden sonra bir konuşma yaparak bir kısım basın organlarının bu acı olayı değerlendirme biçimine değindi ve kamuoyuna yansıtılan asılsız iddialar üzerinde durdu.

Tören, merhum Tarık Şükrü Yılmaz'ın kardeşi Tilbe Yılmaz'ın, ağabeyini anlattığı ve bütün salonu duygulandıran konuşmasıyla devam etti. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Berat Gürzümar ve İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Heper de başsağlığı dileklerini katılımcılarla paylaştı.

Anma töreni, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdullah Atalar'ın karbonmonoksit gazının özellikleri ve karbonmonoksit zehirlenmesinin önlenmesi hakkındaki konuşmasıyla sona erdi. Dr. Atalar, Bilkent Üniversitesi gibi bir eğitim kurumunun toplumu böyle önemli konularda bilgilendirmesi gerektiğini vurguladı.

Tören için salonu dolduran topluluk, hayatlarını kaybeden yedi öğrencinin sadece Bilkent Üniversitesi'ni değil, tüm halkı derinden etkilediğinin bir göstergesiydi.

To Our Beloved Friends... Sevgili Arkadaşlarımıza...

Özgür’e
Köşene kurulmuş, gülüyorsun yine hepimize. Her zaman yaptığın gibi ''Buradayım'' diyorsun, ''siz beni göremeseniz de...'' Sevgini her zamankinden daha fazla bırakıyorsun içimize. Gözlerinin parlaklığı aydınlatıyor karanlığımızı. Seni hissediyoruz, hâlâ bir yerlerde var olduğunu; tatile çıkmışsın ya da derin bir uykuya dalmışsın gibi. Sesleniyoruz yalnızca sana. Bizi duymanı, kalbimizi çocuksu bakışlarınla nasıl doldurduğunu, seni ne denli özlediğimizi bilmeni istiyoruz.

Bir gün seni yeniden görene dek, gittiğin o masal diyarında kendine çok iyi bak Özgür'ümüz. Hayatımızdan asla silinmeyecek, sonsuza dek masum kalacak o daimi dostsun.
Sınıfın: PFC 206

Tarık’a
Vakitsiz ayrılıyoruz. Ne biz sana doyabildik ne de sen bize. Gittin gideli gökyüzü ağlıyor, zaman geçmiyor. Belki gelirsin diye gözlerim hep kapıda; ama yoksun, gelmiyorsun. Tanımadığım insanlar bana seni anlatıyor; susuyorum, çünkü kelimeler seni anlatmaya yetmez.

Sen üzülme, biz iyiyiz; bıraktığın gibi hep beraberiz. Senden konuşuyoruz sık sık. Kısa sürede o kadar çok şey yaşamışız ki anlat anlat bitmiyor…Özledim seni, herkes çok özledi; ama başım dik ve hiç olmadığım kadar güçlüyüm. Senin için, senin hayallerin için atlatacağız bu günleri. Beş sene sonra hep beraber kaldıracağız diplomalarımızı.

Rahat uyu. Aklımızda en ufak şüphe yok; bizi çok sevdiğini biliyoruz. Hep kalbimizdesin. Yerin asla dolmayacak Tarık Yılmaz...
Pelinsu Baran

Sınıfa girdiğin o ânı hatırlıyorum. Ne kadar sıcak bir insan olduğunu anlamış ve sana öyle ısınmıştım ki o andan sonra kardeşim oldun.
Sen gittin ya bu sınıf soğudu, içim de soğudu. Kardeşim, sensiz hiçbir şeyin tadı yok artık. Ne sınıfta sensiz espri yapılabiliyor ne de gülünebiliyor. Bir görsen, sınıf sessizliğe büründü. Sen sıkılırdın sessizlikten. Niye bizi bırakıp da sessiz bir yere gittin? Sıkılmıyor musun orada? Hadi gel artık, bizi bu sessizliğe bırakma canım kardeşim. Seni hep özleyeceğim. Hep kalbimde olacaksın.
Erdem Tunca

Büşra’ya
Büş'üm... Sıra arkadaşım, hemşehrim... Nasıl kabullenebilirim senin bana bir daha gülemeyeceğini, koluma girip hızlı hızlı konuşamayacağını... Nasıl bir ceza bu, sensizliğe alışmak... Kimse sensizliğin nasıl bir işkence olduğunu bilmiyor ve tahmin edemiyor. Keşke o mükemmel ailenle de tanışabilseydim.

"Yılbaşından önce gel Gülcan. Belki yılbaşından sonra gelemezsin." diyordun. Keşke gelseydim melek yüzlüm. Artık asla olmayacağın o evin kapısından girmek, elveda bile demeden bırakıp gittiğin o eve geri dönmeyeceğini bilmek bizim için çok ağır.
Büş'üm, hoşça kal...
Gülcan Şahin

Can’a
Kardeşim Can,

Bunları, resminin olduğu o boş sıraya bakarak yazıyorum. Seninle bir buçuk ay gibi kısa bir süre arkadaşlık yapabildik; ama bu kısa sürede kalbimizde epey yer kaplamışsın. Bize bunu o malum geceyle değil de yanımızda daha çok kalarak gösterseydin keşke. Bize sürekli söylerdin "Ben efeyim" diye. O efe edalı yürüyüşünü, bizleri her sabah ellerimizi sıkarak selamladığını, o sıcak gülüşünü hiçbir zaman unutmayacağız.

Şimdi bizi bıraktın gittin, artık her sabah elimizi sıkan Can yok, artık bize o sıcaklıkla gülen Can yok, artık sınıfta efe gibi yürüyen bir Can yok. Sınıfımızı efesiz bıraktın kardeşim. Mekânın cennet olsun.
Arda Şakacı

Elif'e, Ceren'e,
Nasıl başlasam, ne anlatsam, bilmiyorum. Geçen hafta bugün günaydın diye boynuma sarılan sizler, şimdi toprağın altındasınız. Bense sizi anlatıyorum sizi tanıyan, tanımayan herkese. Onlar melekti diyorum, canlarımdı; ama kimse bilmiyor ki sizinle birlikte çıktı benden 7 can.

Çaresizim. Hiç bu kadar çaresizce yanmamıştı yüreğim. Sanki şimdi kapıdan gireceksiniz, yorulana kadar dertleşeceğiz. Herkes sizin için ağlıyor biliyor musunuz? Herkes cümlelerine "Onlar çok iyiydi." diye başlıyor; ama ne yazık ki keşkelerle bitiyor cümleler. Benim de keşkelerim var. Keşke imkânım varken sadece sesinizi duymakla yetinmeseydim. Keşke yüzünüze benim için ne kadar değerli olduğunuzu ve sizi ne kadar sevdiğimi haykırırcasına söyleyebilseydim. Keşke elinizden tutup yüreğinize sizin ömrünüz kadar değil, benim ömrüm kadar dokunabilseydim ve keşke o günü sizinle paylaşabilseydim. Belki bu son paylaşımımız, son gülüşlerimiz olacaktı; ama inanın buna değerdi. Neden daha her şeyin başındayken beni bırakıp gittiniz? Hayallerimiz vardı gerçekleşmeyi bekleyen, umutlarımız... Sizinle birlikte terk etti beni hayallerim, yarım kaldı her şey. Nereye gideceğimi, ne konuşacağımı hiç bilmiyorum. Beş gündür sadece sizi yaşıyorum. Beni burada yalnız bıraktınız; ama rüyalarımda yine hep el eleyiz. Gözümü her kapadığımda sanki sizinleyim. Yine eliniz yüreğimde, sesiniz kulağımda. Böyle olmamalıydı. Tiz bir çığlık, acı ve gözyaşı olmamalıydı sizden bana kalan. Savaşacaktık, yıkamayacaktı bizi hiç kimse. Nereden geldi bu zamansız ayrılık!

Elif'im, esmerim, hayat doluydun sen. Gülüşün yüzünde kahkaha olurdu, acınsa yüreğimi yakan bir ateş sanki. Açık sözlüydün. Arkanda kırık kalp bırakmak istemezdin hiç. Hiçbir şey üzemezdi seni. Dalga geçerdin hayatla. Son dalganı Azrail ile geçtin be esmerim. Yakıştı mı bu sana, bize?

Ceren'im... Işığın hiç bitmezdi, hiç gitmezdi yüzünden. Seni son gördüğümde "Yine çok uykum var bir tanem." diyordun. Şimdi sonsuz bir uykudasın, yerin rahat olsun Ceren'im. Rahat uyu. Uykusunda da gülüyordur meleğim. Sen sevmezdin soğuğu, hasta olmaktan çok korkardın. Orada üşüyor musun bir tanem?

Öyle bir boşluk ki bu can alıcı durum... Yüzüm yasınızla, tuttuğum gözyaşlarıyla ıslanan yüreğim acınızla yanıyor. Bu gidişiniz doğru değildi. Zaman doğru değildi.

Sizin hayalleriniz bende. Size söz veriyorum; gerçekleşmeyecek tek bir hayalimiz, rüyamız kalmayacak. Mekânınız cennet, ruhunuz şad olsun. Bana cennetten de gülümseyin benim güzel arkadaşlarım. Hepinizi çok seviyorum, rahat uyuyun
Sezen


Oğuzhan’a
"Ben gidiyorum, seneye görüşürüz." Bir yıl mı geçti şimdi bu sözlerin üzerinden? Neredesin peki? O gülen gözlerini nasıl kapadın Oğuz? Oğuzhan mı demeliyim yoksa? Daha çok kızardın o zaman. Geleceğini, döneceğini bilsem bir dakika beklemem, başlarım bağırmaya.

Çok küçüğüz biz Oğuz, nasıl gidersin bizi bırakıp? Ne desem geçmez bu acı, ne yapsam döndüremem seni. Dağladın yüreklerimizi. Bizimlesin ama, biliyorum. Hep söylerlerdi izlendiğimizi de hiç inanmazdım. Şimdi eminim, hep yanımızdasın o gülen gözlerinle. Seni çok seviyorum canım arkadaşım.
Cansu Tahmaz




Bilkent News Interactive is best viewed by 800x600 resolution.
You can send comments, questions, etc. about Bilkent News Interactive by clicking this link.











Bilkent News Welcomes Feedback From Readers.
This newsletter will print letters received from readers.
Please submit your letters to bilnews@bilkent.edu.tr
or to the Communications Unit, Engineering Building, room EG-23, ext. 1487.
The Editorial Board will review the letters and print according to available space.




G-TASARIM
Web Tasarımı